İmmün sistemimiz vücudumuza giren zararlı molekülleri, mikropları ve işlevini yitirmiş vücut hücrelerini yok etmek gibi birçok göreve sahiptir. Bunu proteinler, hücreler ve organlardan oluşan kompleks bir sistem ile sağlar. Bu sistemde iki kontrol mekanizması vardır: immün sistemi aktifleyen  ve baskılayan mekanizmalar . Yabancı moleküller ve işlevini yitirmiş vücut hücreleri immün sistemi aktifler. Sağlıklı hücrelerimiz ise immün sistemi baskılayarak kendini korur. Ancak işler her zaman yolunda gitmez. İmmün sistem kimi zaman aşırı aktiflenir ve kendi hücrelerine saldırarak otoimmün hastalıklara; kimi zaman fonksiyonunu yerine getiremeyerek sağlıksız vücut hücrelerinin çoğalmasına, kansere sebep olur.

Kanser dünyada en sık görülen 2. ölüm sebebidir ve 2018 yılında 18.1 milyon yeni vakaya rastlanmıştır. 2040 yılına kadar, yıllık yeni kanser vaka sayısının 29,5 milyona ve kansere bağlı ölüm sayısının 16,4 milyona çıkacağı öngörülmektedir.1

 Kanser tedavisinde çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden biri de “immünoterapi”dir. İmmünoterapi bağışıklık aktivitesini artırarak ya da kanser hücrelerince üretilen bağışıklık baskılayıcı sinyalleri inhibe ederek çalışır. Monoklonal antikorlar, tedavi aşıları, immün sistem düzenleyiciler, T-hücre transferi ve immün sistem kontrol noktalarını hedefleyen ilaçlar olmak üzere çeşitli tipleri vardır. Doğru immunoterapi türü doğru hastaya verildiğinde terapi mucizeler vaat etse de bağışıklık sistemimizin muazzam karmaşıklığı sebebiyle doğru terapiyi tespit etmek oldukça zordur ve hastaların ancak %15-20’si immünoterapiye kalıcı cevap vermektedir.4,2  Doğru cevap alınmadığında ise hastalarda ateş, nefes almada güçlük, ishal ve organ iltihabı gibi yan etkiler görülebilmektedir. Bu yan etkileri azaltmak, kişiye uygun tedaviyi belirlemek ve tedaviden kalıcı cevaplar alabilmek ancak immün sistemimizi daha iyi anlamakla mümkündür. Noam Soloman ve arkadaşları 2018 yılında “Bağışıklık sistemimizi ayrıntılarıyla ve tutarlı bir şekilde tanımlayabilmemiz, sağlık, hastalık ve tedavi anlayışımızın çarpıcı şekilde gelişmesini sağlayacaktır.” düşüncesiyle “IMMUNAI” şirketini kurmuştur.

Immunai şirketi, hücrelerin genomik, epigenomik, transkriptomik ve proteomik  incelemelerinde elde edilen verileri son teknoloji makine öğrenme algoritmalarıyla yorumlamakta böylece endüstriyel seviyede analizler ortaya koymaktadır. Hastadan, analizlere uzanan bu sürecin aşamaları 1. Görselde verilmiştir.

Bu çalışma aşamalarıyla elde edilen analizler hem bağışıklık sistemine bütüncül bakma imkânı sunmuş hem de az rastlanan alt hücre tiplerini gözlemleme şansı vermiştir. Bu kazanımlarsa kişinin immün sistem cevap mekanizmalarını anlamayı, dolayısıyla kişiye uygun tedaviyi uygulamayı ve üretmeyi beraberinde getirmiştir.2

Şirket, Nature’da yayınladıkları makalelerinde immün sistem kontrol noktalarını hedefleyen ilaçlara yeni ufuklar kazandıracak bir çalışmaya imza atmıştır. İlaçların kansere etkisi şöyledir:

Kanser hücreleri tümör çevresindeki T-hücrelerini inaktive eden ligandlar üretir, bu ligandlar T-hücresi üzerindeki reseptörlere bağlanır. İnaktivasyon sonucu T-hücre sayısı azalır. Bağışıklık sistemi tümörle baş edemeyecek hale gelir. İmmün sistem kontrol noktalarını hedefleyen ilaçlar ise T-hücresindeki reseptörlere bağlanarak inaktivasyonu engeller. 2

Ancak immunoterapinin; hali hazırda tümör ortamında bulunan inaktive olmuş T-hücrelerini mi aktive ettiği, yoksa henüz tümörle karşılaşmamış T-hücrelerini tümör çevresine toplayıp inaktive olmalarını mı engellediği bilinmemekteydi. Ekip bu ayrımı yapabilmek için 11 bazal hücre karsinomu ve skuamöz hücre karsinomu (SCC) hastasının aynı vücut bölgelerinden tedavi öncesi ve sonrası 79,046 hücre örneği aldı. Hücrelerin RNA dizilemesi yapıldı ve T-hücre reseptörleri incelendi. Alınan veriler yapay zekayla haritalandırıldı. T-hücre reseptör klonlarının ve transkripsiyonel faktörlerin incelenmesi hücre kaynağının tümörle önceden karşılaşmamış T-hücreleri olduğunu gösterdi. Bu sonuçlar kanser tedavisinde ve immünoterapötiklerin üretiminde önemli ufuklar açtı.6

Şirketin çalışmaları yalnızca immunoterapiyle sınırlı kalmamış, COVİD-19’u ağır atlatan ve hafif atlatan hastaların bağışıklık hücrelerindeki farklılıkları incelemiş ve tıp dünyasına, bağışıklık sisteminin Covid-19’la olan mücadelesi hakkında değerli bilgiler kazandırmıştır.7

İmmün sistemin hastalıkların tedavisinde oynadığı rolün büyüklüğü anlaşıldıkça IMMUNAI’nın yaptığı işin önemi daha da fark edilmiş ve şirket geçtiğimiz ay 60 milyon dolar yatırım alarak toplam yatırım miktarını 80 milyon dolara çıkarmıştır.8 Birçok hastalığın tedavisinde umut verici bir adım olan bağışıklık sistemi analizlerinin Alzheimer, sedef, diyabet gibi bağışıklık sisteminin önemli rol oynadığı diğer hastalıkların tedavisinde de kullanılmasını temenni eder, yeni teknolojilerle tedavilerin hayal gücümüzle sınırlı olduğunu hatırlatmak isterim.

Kaynakça

  1. Eylül 25, 2020. Cancer Statistics. www.cancer.gov web adresinden elde edildi.”
  2. immunai.com web adresinden elde edildi
  3. Eylül 24, 2019. Immunotherapy to Treat Cancer. www.cancer.gov web adresinden elde edildi
  4.   Immunotherapy: Precision Medicine in Action. www.hopkinsmedicine.org web adresinden elde edildi.
  5. Yost, K.E., Satpathy, A.T., Wells, D.K. et al. Clonal replacement of tumor-specific T cells following PD-1 blockade. Nat Med 25, 1251–1259 (2019).
  6.   Mor Michael, Werbner Michal etal. Multi-Clonal Live SARS-CoV-2 In Vitro Neutralization by Antibodies Isolated from Severe COVID-19 Convalescent Donors. Biorxiv. (2020)
  7.  Şubat 11, 2021. Immunai raises $60M as it expands from improving immune therapies to discovering new ones, too.  techcrunch.com web adresinden elde edildi.
  8. Görsel 1. immunai.com web adresinden elde edildi
  9. Görsel 2. Yost, K.E., Satpathy, A.T., Wells, D.K. et al. Clonal replacement of tumor-specific T cells following PD-1 blockade. Nat Med 25, 1251–1259 (2019).

Yanıt yok

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir